Bir ultramarathon sadece bir yarış değil; mümkün olanın sınırına yapılan bir yolculuktur.Bu, yalnızca mesafeye karşı değil, kendinize karşı da bir savaştır — şüpheye, yorgunluğa, bedeninizin durmanız için yalvardığı o ana karşı ve ruhunuzun "Sadece bir adım daha" diye fısıldadığı ana karşı.
Bu, çılgınlık ve büyüklük arasındaki çizginin bulanıklaştığı, her kilometrenin bir mesafe ölçüsü değil de bir hikaye haline geldiği o sınırda koşmaktır. Yıldızların tanıklarınız, şafağın ise azminizin ödülü olduğu yerde.
Burada, bitiş çizgisi haritada bir nokta değil, bir ruh halidir. Ve başlangıç çizgisine cesaret eden herkes, zaten kazanmıştır.
Çünkü bir ultramarathon ne kadar hızlı koştuğunuzla ilgili değildir. Hiçbir şeyiniz kalmamış gibi hissettiğinizde ne kadar uzağa gidebileceğinizle ilgilidir.
(Deep Seek)
"Artık sağlam bir inancım var: bu rotayı tamamlamış her bir insan bir süper-insandır!!!Hangi tempoda yaptıkları önemli değil. Bu rotayı fethetmiş olmaları gerçeği onları mega-insan yapar!!!"(Alexander Moskalenko)